13 Şubat 2010 Cumartesi

RENGİ NARÇİÇEĞİ


Penceremde parmaklıklar, ardında bir tomurcuk. Narçiçeği rengi, ama dikenli.

Yavaş yavaş açtı. Baktım gün gün. Büyüdü, açtı. İzledim, sadece baktım. Perdeyi araladım ilk onu gördüm. Perdeyi aralarım ilk onu görürüm.

Şimdilerde bir başka duruyor. Sabit değil artık rüzgar savuruyor biraz, biraz da damlalar üzerinde . Hala narçiçeği rengi.

Ama kökü sağlam. Penceremin önünden alamazlar onu. Ne rüzgar ne yağmur. Ben ne zaman perdeyi aralasam onu görürüm. Gülümsetir beni, selam verir, selamlaşırız. Hele bir de güneş vurdu mu üzerine…

Biraz daha yaklaşınca gördüm ki, başkaları da var, aynı kökten. Kimi tomurcuk, kimi serpilmiş. Yine de o başkadır. İlk gördüğümdür o, ilk karşılaştığım.

O kadar güzel ki, etkiliyor insanı. Gayet sıradan bir şekilde perdeyi açıyorum. Onu görünce karşımda, derin bir nefes alıyor bedenim, yüzümdeki gülümsemeyi hissediyorum.

Huzur olsa gerek bana yaşattığı. Bu yüzden sırf ona bakmak için de açtığım oluyor perdeyi, ama çoğu zaman öylesine…

Hiç düşünmezdim, kimilerine göre çok sıradan olan bu görüntünün beni bu kadar etkileyeceğini. Planlı bir huzur değil bu. Beklemediğin, aklına bile getirmediğin, sadece görünce anladığın.

Cazibesi de bu olsa gerek. Beklenen, planlanan olmadığından. Benim için sürpriz olduğundan.

Belki de en safı beklenmeyen olanıdır huzurun. Herkese dilerim böylesini. Şimdi etrafına daha dikkatli bakanlarınız olur belki. Kimbilir belki de yakınlardadır fark edilmeyen...
18/12/2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder